31 Ocak 2018 Çarşamba

30 yaş


30 yaş insanın hayatında dönüm noktası gibi.

Beyin gelişiyor, düşünceler olgunlaşıyor. Kişilik olgunlaşıyor. Kendini tanıyorsun. Kendini ve insanları kabullenmeyi öğreniyorsun, olduğu gibi.

Cesur oluyorsun, sonunu bilmediğin bir tünele girebiliyorsun, dışarısı zaten karanlık olduğu için. Korkmuyor değilsin, korkularınla yaşamayı öğreniyorsun, ve diğer tüm hislerinle.

Ne istediğini biliyorsun artık, ve ne istemediğini. İradeni olduğun kadarıyla kabulleniyorsun.
Yapamadıklarını kabulleniyorsun, neyin neden olduğunu anlıyorsun.

20li yaşlar daha ürkek geçmişti, umarım 30lar hep cesur geçer.

Gençlere tavsiye, 20li yaşlarda kendinizi olduğunuz gibi kabullenmeyi öğrenmeye, kişisel gelişime, kariyer geliştirmeye, yüreğinizi büyütmeye vakit ayırın. Bunları gerçekleştirdiğiniz zaman geleceğe daha umutla bakacaksınız. Olmadı mı, yapamadınız mı? Sağlık olsun, daha çok fırsatınız var.

Ben bu kişisel gelişim sürecine 20li yaşların ortalarında başladım. Şimdi kendimle daha barışığım. Depresyon çocukluğumdan beri hayatımın bir parçasıydı benim, bu yıllarda nasıl çıkacağımı öğrenmeye başladım. Evet hala dönem dönem depresyona giriyorum, en fazla 1 aya çıkıyorum. Çıkabileceğimi biliyorum ve depresyonun geçip gitmesi için çabalıyorum. Daha çoook yolum var, biliyorum. Olsun, bu yolda olmak güzel. :)

20li yaşlarımı geri verseler, bu kez kendime değer verirdim.

29 Ocak 2018 Pazartesi

Pişmanmış

Duyduğuma göre pişmanmış beyfendi. Geri adım atmak istiyormuş.

Peki ya ben? Pişman oluyor muyum? Bazen. Peki geri adım atmak istiyor muyum? Hayır.

Karısına git nerde sabahlarsan sabahla diyen, daha mahkemenin bağladığı 3 kuruş nafakayı ödemeyen adam pişman olsa ne değişir? Sanki o pişman oldu diye herşey düzelecek. Mutlu bir yuvamız olacak. Ben de çok sevgili kayın ailemle birlikte mutlu mesut yaşayacağım di mi? Oldu canım. İstemez kalsın.

Aradan zaman geçti, içim soğudu, rahatladım bir açıdan. Geri dönmek? Yok canım ben enerjimi onu affedebilmeye harcamayı tercih ederim.

Keşke gerçekten pişman olsa, çocuklarına iyi bir baba bana da medeni bir eski eş olsa. O kadar yeter.

Bekar anne duyguları

İnsan evlenirken 9999999999999999999999999 kez düşünmeli.

Zira boşanırken de 9999999999999999999999999 kez düşünüyorsunuz ve hep çıkmaza giriyorsunuz.

Bir ailem olsun istedim. Çabalamaya, her şeyi daha iyi yapmaya hazırdım. Ve gerçekten sonsuz çabaladım. Bir yere kadar. Sonra tek taraflı çabalamak zor gelmeye başladı. Sonra değişmeye başladım. Önceliklerim değişti. Özellikle iki çocuk annesi olunca, özellikle her şeye yetemeyeceğimi anlayınca yetebileceklerimi seçmeye başladım. Ve seçimlerim eski eşimi mutlu edebilcek türden olmadı. Böyle başladık biz ayrılığa, böyle uzaklaştık. Ve öyle bir yere geldi ki artık o zor seçimi yapmanın zamanı geldi. Daha ertelesem daha zor olacaktı ve tüm çıkmazlara rağmen ayrılık kararını vermem gerektiğini biliyordum.

Zor olacaktı. Bir kere daha çok sıkıntı çekecektim. Maddi manevi her türlü problem üstüme gelecekti. Uzun yıllar geçecekti böyle. Hayat zor olacaktı. Ama istedim ki kızlarım benden daha bilinçli olsunlar. İstemedikleri bir hayatı yaşamak zorunda bırakılıyorlarsa o ilişkiden kurtulmayı bilsinler. Onlar o ortamın içinde büyümesinler istedim.

En zoru çocuklardan uzak kalmak oldu benim için. Siz hiç çocuklarınızı evlatlık verdiniz mi? Sizin çocuklarınızla alakalı kararları sizi ezip çiğneyerek alıyorsa başka birileri, o duyguyu çok net yaşıyorsunuz. Doğru mu düşünüyorum bilmiyorum, ancak velayetin bende olabilmesi için ekonomik özgürlüğümün olması gerektiğini anladım. Mahkeme velayeti size verse de pratikte başkalarının kararlarına istemeye istemeye uymak zorunda kalıyorsunuz. Ve bu çok ağır geliyor. Sanki evlatlık vermişsin gibi.

Onları kendim yetiştirebilmeyi isterdim, olmadı ve artık biliyorum ki bu hiç mümkün olmayacak. Ben çalışıp hep onlar için dik durmak zorunda olacağım. Sağlık olsun, sağlık olsun da çalışayım, akşamları elimden gelince ilgileneyim çocuklarımla. Onların iyi eğitim alması için çalışayım. Onları mutlu çocuklar ve sağlıklı yetişkinler olarak büyüteyim. Başka derdim yok.

Yine de her cumartesi içim sızlıyor, yanlarında olabilmeliydim diyorum. Her pazartesi yapacak birşey yok elindeki bu haydi dön okula başla çalışmaya diyorum. Bu hep böyle devam edecek, artık biliyorum.

Kızlarım büyüyecek, evlenmek, çocuk sahibi olmak zorunda değiller. Dik durduklarını, mutlu birer hayat kurduklarını görmek istiyorum. Bunları verebilecek miyim diye endişeleniyorum.

10 Ocak 2018 Çarşamba

Ateşten gömlek

Boşanmak bitiriyormuş insanı. Sen diye bir şey kalmıyormuş. O kadar çok değişiyormuşsun ki artık kimse seni tanımaz oluyormuş. Ben bir tek anne olunca değiştim bundan önce. Ama bu bambaşka. Yaşanan her şey bir yara açıyormuş insanın kalbinde. Ruhun delik deşik oluyormuş. Biten ilişkine ağlarken sen sadece yalnız kalmıyormuşsun. Bir de düşmanların oluyormuş. Aile olmaya çalıştığın kişinin düşman olması ne demek öğreniyormuşsun. Kafanda bin bir keşke dolanırken yine de seçiminden pişmanlık duyamıyormuşsun. Çok yaşanacak şey varmış bu ayrılıkta sindirilmesi zaman alacak çok duygu varmış. Ayrılık ateşten bir gömlekmiş meğer, sırtına giyince bir daha çıkaramıyormuşsun. Çok yakıyormuş.

8 Ocak 2018 Pazartesi

Zaman

Akan zaman insanın beklentileriyle uyuşmayınca can sıkıyor. O kadar çok yoruldum, o kadar çok tükendi ki ümitlerim. Sanki hayat hiç artılara geçmeyecek gibi. Sanki hep eksilerde devam edeceğim. Beklentilerim var, olmasına engel olamıyorum. Ve gerçekleşmediği için yaşadığım hayal kırıklıklarım. Tek yapmak istediğim kızlarımla yeni bir hayat kurmak. Hiçkimseyi istemiyorum kendi dünyamda. Belki bu beni yalnızlaştırıyor. Belki bu yalnızlık çok zarar verici. Yine de yapamıyorum.

Yaşadıklarımdan kurtulmamanın fiziksel bir yolu olsaydı kusmak olurdu. İçimdeki her şeyi kusmak ve rahatlamak istiyorum. Her geçen gün depresyon farklı bir açıdan hissettiriyor kendini. Tüm o sağlıksız düşüncelerden, baş etmek için kullandığım modlardan kurtulamıyorum. Belki bazen kurtulabiliyorum, ama tamamen değil. Bazen hayal kuruyorum, iyi geliyor. Sonra gerçekleştiremeyeceğimi düşünüp çöküyorum.

Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim.

Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Hayatımdaki her yeni dönüşüm gibi, bu da olabileceğini tahmin ettiğimden daha zor oldu. İlk evden ayrılışım, ne kadar istekli olsam da, belki henüz hazır olmadığımdan, çok ağır gelmişti. İlk kez yurt dışına çıkışım, sadece 3 ay deyip katlanmıştım. Doktora yapmak, tahminlerimin çok daha ötesinde zordu. Kimilerinin tereyağından kıl çeker gibi hallettiği bazı işleri ben hep acı çekerek öğrendim. Evlenmek, en çok istediğim şeydi, sonunda kendime ait bir yuvam, bir ailem olacaktı. Bu kadar acılı mı olmak zorundaydı? İlk kez çocuk sahibi olmak, bana kimse bu kadar alıngan olacağımı söylememişti, yapamadıklarım için duyacağım suçluluk duygusuna da hazır değildim, ben çocuk sahibi olmayı sadece uykusuz kalmak sanmıştım. Ve boşanmak... Az çok tahmin ediyordum, kendimi hazırlamaya çalıştım. Olmadı. Tüm o bekar anne bloglarını okudum da şimdiki kadar anlamlı gelmemiş bana ayrılmadan önce.
İstemediğim şeyleri yapmak zorunda olmak, aciz olmak, hayata sıfırdan değil eksilerden başlamak, boğazımda dönen düğümlerle yarım yamalak annelik yapmaya çalışmak, biten ilişkimi sorgulamak, bazı günler pişmanlık bazı günler acı duymak... Bunların ne demek olduğunu yaşamadan bilemezdim, ancak tahminlerim vardı, gerçeğe yakın ama tam uygun değil. Konuşabildiğim insanların da günden güne azaldığını görmek var bir de. Her geçen gün derdinden anladığını düşündüğün insanlardan bir tane daha eksiliyor. Şimdi 1-2 kişi var konuşabildiğim, yakında onlar da kalmayacak. Bir kişiden ayrılıyorsun ama tüm dünyaya yabancılaşıyorsun. Var mı benim gibileri, artık onlarla birlikte olmak istiyorum, onlarla dertleşmek...

Şimdi bir offf çeksem, biter mi tüm sıkıntılar, bir şeyler yoluna girmeye başlar mı? Keşke o kadar kolay olsa..

Bencil insanlardan uzak durun.

Gençlere tek tavsiyem bu. Hayatta her şey insanlar için. Aldanabilir insan, yanılabilir, hata yapabilir. Bazı deneyimler sadece insana değer katan tecrübelerdir. İşini değiştirebilirsin, evini, saçının rengini, yaşam tarzını. Olmadı ne yapalım hadi başka şeyler deneyelim demek mümkün. Ancak evliliğe gelince işler değişiyor.
Başlangıçta her şey çok iyi. Güzel konuşuyor. Güven veriyor. Belki ayaklarını yerden kesiyor. Kocaman bir sevgisi var, yere göğe sığdıramıyor. Sonra bir bakmışsın o sevgi balon gibi sönmüş. Eleştiriler, hakaretler, aşağılamalar, değiştirmeye çalışmalar, güç oyunları başlamış. Sen de kendini kandırıyorsun. O nasıl kendini haklı çıkartmaya çalışıyorsa sen de onu haklı çıkartmaya çalışıyorsun. Ama çok stresli. Ama çok üzülüyor. Ama ben de hata yaptım. O sadece benden biraz daha bencil olabilir!!! Daha ne olabilir ki. Fark ettiğin anda o bencilliği, bırak gitsin. Çünkü evlendiğin zaman o bencillik senin hayatını kaplayacak. Yıllar geçtikçe ona benzeyeceksin. Baksana, gerçekten onun gibi olmak istiyor musun? Sadece onunla değil ailesiyle de evleneceksin. Bir bakmışsın bencillik üçe katlanmış, üstüne üstüne geliyor. Bitmedi, bir de o insanla çocuk yetiştirmeye çalışacaksın. Olmaz kardeşim, yürümez. Bir kere sen de evliya değilsin neticede. Her huyunu çekemezsin. Kredisi tükenince daha çekilmez olacak. Bitmedi, bir de boşanacaksın. Ağzımın payını aldım diyeceksin ama nafile. Çocukların var artık, bir ömür onu hayatından çıkaramayacaksın. Sadece görmek zorunda kalsan iyi, bir de onunla savaşmak zorunda kalacaksın. Ne sanıyordun? Dostça ayrılabileceğini mi? Olmaz kardeşim olmaz. Senin içinde bir iyi niyet kırıntısı dahi kalmayacak o zaman. Bırakmayacak ki kalsın.
Evlenirken ailesiyle de evleniyorsun, boşanırken bir tek ondan boşanıyorsun. Boşanmanın ceremesini de bir tek sen çekiyorsun. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın. Sen verdin yıllarını, senin evliliğin biten, senin kalbin kanayan. İşte o noktada yapayalnızsın. Kabullen. Kimse sen değil, kimse boşanan değil. Kimse de cesaret edemez zaten senin yaptıklarına.
Hayata yeniden başlıyorsun, hem de eksiden. Hem de eksilerek. Ne nafakasında gözün var ne tazminatında. Ama çocukların var ya işte, artık eskisi gibi olamazsın. Maldan mülkten paradan geçmek bir kalemlik iş senin için, ama çocuklardan vazgeçmezsin. Annelik var ya işte, o yüzden sen sen değilsin artık. Hakkın olanın da peşine düşmezsin onlar olmasa, ama var işte onlar. Koca bir eksiden ibaret hayatındaki bir çift artı. Velayet davası boğazında düğüm oluyor. Ne yutabiliyor, ne kusabiliyorsun.
Velhasıl, annelik zor iş, anlatılmaz yaşanır.
Boşanmak zor iş.
Her şeyi olduramazsın, anlamak kabullenmek zor iş.

Zora talip olma, çünkü kaldırmak zor iş.

4 Ocak 2018 Perşembe

İlk adım

Ben de bekar anneliğe adım attım. Hem de çok zor bir dönemde. Kısa sürede bitsin isterdim. Olmadı.
Boşanmak için çok kötü bir zaman çok yanlış bir karar dedi bazı arkadaşlar. Zira eşim işsizdi son 1 yıldır ve ben de hala okuyorum. Okulu bitirmeden bir işe girmem mümkün değil.
Eşim işsiz kalınca annesi babası geldi çocuklara bakmaya. Herkes bilir ne demek olduğunu onlarla yaşamanın. Hiç huzurum olmadı. Ama asıl problemlerimiz onlar gelmeden önce de vardı.
İki kızımız var. 5 yıl evli kaldım. Şimdi ayrıldım. Pişman değilim. Ama çok zor. Gelirim yok yurtta kalıyorum kızları anneme bırakmak zorunda kaldım. Hafta sonları gidiyorum onları görmeye. Eşim ve ailesi düşman oldu bana. Çocukların velayetini nasıl alırız onun hesabını yapıyorlar. Bir iftira gelecek belki şimdi bilmiyorum. Çocukları almak için beni tehdit etmelerine rağmen şikayetçi olamadım sırf olaylar büyümesin diye ailem engel oldu. Çocukları da tehdit ederek alıp gördüler ailem izin verdi hakkıdır babasının dedi. Benim ise hala gönlüm razı değil. Bu tehditler nereye kadar devam edecek daha neleri yaptıracaklar istemeden bana diye endişeleniyorum. Şu anda ben de emin değilim neyin doğru olduğundan. Herşeye rağmen babasını görmesi mi öncelikli olmalı yoksa tehditlere boyun eğmemek mi? O kadar çok şeye boyun eğdim ki evliyken. O böyle biri biliyorum ama hala da hazmedemiyorum bazı şeyleri.


Çok bağlandım ona. Belki en başta çok yalnız olduğum için. O kadar yalnızdım ki iyi bir dost olacak bir eş bulmanın mümkün olmadığına inandırmıştım kendimi. Ama sevdim. Çok sevdim. Sonra bana biz sen sevdiğin için evlendik dedi. Peki ya sen,  o kadar sevmedin yani? Çok ağır geldi bu bana. İçimde kopan iplerden biriydi bu.
Bir diğeri ben kendi kafamda tarttım 100% haklıyım sen hala bu işin %50sini bana yıkmaya çalışıyorsun demesi.
Bir diğeri 5 yıldır zayıflayamadın benim gözüm dışarıda kalıyor göbeğin yüzünden tatmin olamıyorum demesi.
Biri aile danışmanlığını kabul etmemesi. (para için)
Biri yorgunluktan perişan olduğum halde benden hala hizmet beklemesi eve temizlik için yardımcı almayı kabul etmemesi. (para için)
Biri ameliyat olduğumda yüzüme bile bakmaması kızdığımda da bu davranışların şefkati iter demesi (pardon hangi şefkat hani şu hiç göstermediğin mi)
Biri hala çocuk istemesi ve korunmak istememesi ki ben onunla bir hamilelik bir lohusalık bir emzirme dönemi daha geçiremezdim. Hepsi burnumdan geldi artık çocuklarıma bile tahammülüm kalmamıştı. Ki ben çok severim çocukları ve kalabalık bir ailem olsun çok isterdim.


Gerçekten yanlış bir zaman belki. Ama doğru zamanı bekleyecek enerjim de kalmamıştı. Vefasız görünmek istemiyordum. Ama Allah biliyor kimin vefasız olduğunu. Artık dışarıdan nasıl göründüğünün önemi yok benim için.



Sadece çocuklarımla kuracağım güzel günlerin hayalini kuruyorum. Bir de maddi imkanlarım düzeldiği zaman öksüz yetim bir çocuğa kucak açmanın. Bir de güzel dostlukların.