Bazı zamanlar iyi ki diyorum.
İyi ki ayrılmışım.
İyi ki o adımı atmışım.
Şimdi onlardan birindeyim.
Memnuniyetsizliğini, huysuzluğunu, kimseyi beğenmeyişini, ağzından çıkanı kulağı duymayışını görünce neden bıraktığımı hatırlıyorum.
Bir yanım iyi yönlerini görmek istiyor hala, sevgiyi, sevmeyi özlüyor.
Diğer yanım neden böyle olduğunu anlıyor, kabulleniyor durumu.
Uzakta olduğuna, o kadar da zarar veremediğine şükrediyor.
Öyle birinin karısı olarak tanınmak istemiyorum. İnsanların ne düşündüğünü fazlaca umursuyor olabilir miyim? Ama kendimi oraya koymak istemiyorum.
Evet, ona katlanmaktansa evde tek başıma bin bir çeşit depresyon, hayal kırıklığı, düşme... Hepsini yaşamak daha tercih edilebilir. Diğer seçenek hep aşağılayan, hor gören bir insansa bu dibe vuruş tercih edilebilir. Nelere eyvallah dedim, ve daha nelere diyeceğim bilmiyorum.
Sanırım sevgi zannettiğim şey bir çekimdi sadece. Kim olduğunu bilmeden, ilişkinin dinamiklerini görmeden bu çekime göre karar vermekti belki en başında yanıldığım. Belki de sabırsızlığımdı beni hataya düşüren.
Evlendiğim insan en yakın arkadaşım olsun isterdim. Öyle de olmalıydı. Kuramadık o arkadaşlığı, aramızdaki farklılıklar engeldi. Belki onun hiç öyle bir niyeti yoktu? Bunları göz ardı etmekti benim hatam. Öğreniyorum?