1 Ağustos 2020 Cumartesi

Evlilik

Evlilik. Ona yüklediğim tüm anlamlarla beraber kayıp gitti ellerimden. Ve bana bir sürü soru işareti bıraktı. Alıştım. Bekar hayata, hatta çocuksuz yaşamaya. Yine de o kadar çok şey ifade ediyordu ki evlilik, hala zaman zaman kaybettiğime yanıyorum. Evlilik benim için kendi ailemi bulmak demekti herşeyden önce, huzur demekti, yakınlık demekti, can olmak canan olmak demekti, eşinin gözüne bakıp kalbini görmek demekti, sevmek, sevilmek demekti, bağlanmak, ait olmak demekti. Bitti. O kadar acı ki. Bitti. O acının ardında yeni bir hayat kurdum, yeniden aile oldum, bu sefer tek ebeveynli, düştüm, kalktım, yoruldum, anne oldum, baba oldum, bekar kadın oldum, yalnız oldum, ama o acı dinmedi. Kabuk bağladı, zaman zaman unutuldu, kabullenildi ama dinmedi. Şimdi kavga eden, geçinemeyen, birbirini hırpalayan, üzen, kıran çiftlere dışardan bakıyorum. İçim acıyor daha çok. Evli olsam ben de mi öyle olacaktım, yolu yok mu bu işi yola sokmanın? Ah keşke dünyadaki boşanan son insan olsam, benden sonra insanlar beni görüp evliliklerinin kıymetini bilseler. Ama olmuyor, herkesin imtihanı kendine. Zor iş bu evlilik. Hayal ettiğin gibi değil. Ama onca yıl sonra, insan herşeyine alışıyor, kayıp gitse de elinden, hayalindeki gibi olmasa da, alıştığı ruhu arıyor. Zorsa evlilik, zordan da zoru var, ayrılık...