30 Kasım 2020 Pazartesi

Ozledim

 En son ne zaman dokundum

Ne zaman kokladim 

Ne zaman kollarinda kayboldum

Ne zaman gozlerinde 

Ne zaman acidi icim 

Ne zaman kaybettim seni

Kimse seni benim gibi sevemez, beni de senin gibi derken ne kadar da hakliydin. 

Tum kusurlariyla gercekti sevgi.

Unutabilirim sanmistim, yanildim.

Sen surekli sevdigiyle kavga eden, bense surekli kacan,

Baglanmistik, guvenle olmasa da

Simdi kim koparabilir o bağları,

Kim yazabilir kaderi yeniden?

Yuregimde sizim, gozumde yasim, evimdeki boslugum 

Tek istedigim beni secmendi aslinda, kendimi kandirdim.

Parayi, cocugu, anneni, babani, hakliligini birak, beni sec istedim.

Belki senden cok sey istedim.

Yaninda olmayi, yanimda olmani ozledim.

Kaderim, seni cok ozledim...

Hayat sen hayaller kurarken başına gelenlerdir.

 Buraya da tarihe bir not düşelim.

Hep söylediğimiz, ancak yaşarken idrak edebildiğimiz gibi,

Hayat sen hayaller kurarken başına gelenlerdir.

27 Kasım..

6 Kasım 2020 Cuma

Biz

Hala zor. Biz alıyoruz diyor. Biz kim? Hala biz dediği orada. Çocuklar da ben de o bizin bir parçası bile olamadık. Hiçbir zaman. Bizimleyken hep ben demesine sebep olan neydi? Can sıkıcı, hala.

Çocuklar bizim annemiz, babamız, ablamız, teyzemiz... deyince çok mutlu oluyorum. Ne kadar kavga etseler de onlar kardeş, onlar biz :)


Yarı zamanlı ebeveynlik

İlk zamanlar alışmak zor bu gidip gelmelere, sonrasında evin içinde bir boşluk, bazen de bir rahatlama, kendine zaman ayırma dönemi. Hatta saçmalama, sanki hiç anne olmamışçasına yaşama...

Her dönüşte bir tekrar bağlanma, yeniden ilişki kurma demek. Belki iyi geliyor bu ayrılıklar ilişkimize, böyle sımsıkı yumak gibi oluyoruz dönüşte. Akşam yatağa gidiğimizde sıcacık sevgimizle uyumak... Yalana gerek yok, o da burda olsaydı bizimle diye çok geçiyor içimden. Ancak burda olsaydı yaşayacağımız kavga, huzursuzluk, çatışmaları da göze alamıyorum diğer yandan. Böyle ince bir sızı gibi, onun da olduğu bir mutluluğun hayali ve hayal kırıklığı hep benimle. Eğer ki sadece o olsaydı bitmezdi belki. Beraberinde getirdiği ailesine, kültürüne, adetlerine bağımlılığı olmasaydı, beraber büyür, beraber dönüşürdük aynı evin içinde. 

Çalışmasam eminim çok daha zor geçerdi, hem sürekli evde tek ebeveyn olmak hem de yokluklarında yaşamak... İyi ki işim var ve iyi ki evde iş yapan biri daha var şimdi... Akşam eve gidip kızlarla doyasıya vakit geçirmek o kadar iyi geliyor ki...

20 Ekim 2020 Salı

Hayal

Bazen bir rüya, eli elime gözü gönlüme değmiş

Bazen bir arkadaş, benim geçtiğim yollardan geçecek

Bazen bir konuşma, havadan sudan

Bazen bir hatıra, bir istek, bir hayal, aniden geliveren

Bana hatırlatır geçmişi

Silinip gider tüm acılar, ayrılığın sızısı

Sanki hiç yaşanmamış gibi

Yeniden başlamak ister gönül, içinde kocaman bir hayal ve onun kırıklığı

Bazen sevgi sadece bir anlam yüklemek belki karşındakine, o bilmeden

O anlamı aramak, olmayacak birinde,

Tekrar tekrar aldanmak, gönlüne...

13 Ekim 2020 Salı

Yeniden başlamak: Çocuk

Eski eşinle arandaki problemlerden çocuğa bahsetme ancak durumu açıkla. Biz artık birlikte yaşamayacağız, sen de bazı günler annenle, bazı günler babanla kalacaksın. Her durumda hem annen hem baban seni çok sevmeye devam edecek. Mümkünse bu günler de net olsun.

Çocuğunun sorularına cevap ver, kısa ve net ol. Bu sorular yıllar sonra bile gelmeye devam edecek.

Özellikle kız çocuğun varsa, velayet sendeyse, babasından bol bol sevgi alabilmesi için fırsatlar çıkar, çıktıkça değerlendir. İlk zamanlar bunu yapman çok zor olabilir, zamanla sen de alışacaksın. Çocuğunun babasını gönlünde yüceltmesine izin ver, hayata bu hisle tutunacak.

Gözyaşlarıyla karşılaşacaksın, hazırlıklı ol. Gitmek istemiyorum çığlıklarıyla karşılaşacaksın. Kreşe götürürken de böyle ağladı belki, gittiği yere alışınca kabullendi. Rahat ol, gitmeyi, gelmeyi, iki ev arasında mekik dokumayı, özlemle başa çıkmayı öğrenecek. Donmek istemiyorum da diyecek. Babamı istiyorum, annemi istiyorum diyecek, hep birlikte olmak isteyecek. Kısa ve net ol. Anne baba anlaşamadığı için ayrıldı, ayrılan anne babaların çocukları hem anneleriyle hem babalarıyla vakit geçirebilsin diye böyle yaparlar demek, gerekirse kanunlar bunu gerektiriyor diye eklemek yeterli.

Kendini anne-babası aynı evde olan arkadaşlarıyla kıyaslayacak. Hazır ol ve bizim şartlarımız bu şekilde, bazen bu gerekli olabilir demek yeterli. 

Mümkün olduğunca çeşitli aile tipi görmesini sağla. Annesi/babası yurtdışında/şehirdışında çalışan, ebeveynlerinden birini kaybetmiş olan, büyük ailede yaşayan, tek çocuk olan, çok kardeş olan, evlat edinen... Tek seçeneğin çekirdek aile olmadığını bilmesini sağla. 

Önemli olanın annesinin de babasının da onu seviyor olması olduğunu hatırlat, tabi soru geldikçe.

2,5 yaşında gidip gelmeye başlamış kızım anne sen babamla tanışmış mıydın derken, 4 yaşında ayrılığı ilk defa tadan kızım keşke daha iyi anlaşacağın biriyle evlenseydin demişti. Yaşına göre algısı farklı olacak, büyüdükçe sorular zorlaşacak. İlkine eskiden 4ümüz birlikte yaşardık, sonra ayrıldık demiştim, diğerine de o zaman sen olmazdın, senin varlığın çok değerli demiştim.

İlk zamanlar çocuğun için bir pedagogla görüşmeyi deneyebilirsin. Çocuğun ayrılıktan kendini sorumlu hissedecek, suçluluk duyacak. Ben oyun terapisinin faydasını görmüştüm. Ama daha etkili olanı kreşe başlamasıydı. Ona yeni deneyimler sunmak, ayrılıkla baş etmesini kolaylaştırmıştı.

Senin sandığından çok daha fazla aklı eriyor, evde huzursuzluk varsa, mutsuzsan, çocuğun biliyor ve hissediyor. Değişimin sana iyi geldiğini görürse o da kendini iyi hissedecek.

İlk defa çocuğundan ayrı kaldığın gün, ilk defa evleri ayırdığın günden zor olacak, ikisi bir aradaysa daha da zor olacak, evden ayrılan sensen, daha da zor. Hepsine alışacaksın, kendine zaman ver, ve bu süreçte yalnız kalmamaya çalış. İlk defa yalnız kalıyorsan yakın bir arkadaşını çağır, gelemiyorsa telefonda konuş, üzülmeye izin ver. Bu yalnızlıktan da keyif almaya başlayacaksın.

Yarı zamanlı ebeveynlik zor gelecek başlarda, evet ona da zamanla alışacaksın. Çocuğunun/çocuklarının senin dahil olmadığın bir ailesi olacak. Senden ayrı deneyimleri, bağları; belki bu kişilerin arasına yeni bir eş de eklenecek. Zorlanacaksın, yine de alışacaksın. Zaman alacak.

Bir de kitap önerisi bırakayım, mutlaka oku: Önce Çocuklar, Doğan Kitap, Anne Baba Akademisi.




4 Ekim 2020 Pazar

Yeniden baslamak: artilar ve eksiler

3 yili devirmemin ardindan bazi arti ve eksiler belirledim kendimce. Belki birilerine yol gosterir.

Artilar: 

Kimseye hesap vermek zorunda olmamak

Ozgur olmak 

Kendini sevmeyi ogrenmek 

Kavgalarin ev ortamindan cikmasi

Umut

Cocuklarinla gonlunce ilgilenmek

Kendi hatalarini yine kendin duzeltmek

Kadere razi olabilirsen kaybettiklerine uzulmeyi birakip elinde kalanlar icin sukretmek

Hayat tecrubesi kazanmak

Guclenmek, baska sansin olmadigi icin

Ofkeni yonlendirecek birini bulamadiginda derinlere inmeyi ogrenmek


Eksiler: 

Yalnuzlik

Bagliliga Ozlem

Aska ozlem

Evlilige Ozlem

Hatiralari hayalen tekrar yasamak

O karari almasaydim nasil olurdu cevapsiz sorusunu defalarca sormak

Sucluluk, zaman zaman 

Pismanlik, tabi ki gelgitler halinde 

Maddi kaygilarin artmasi

Yas-inkar-kabullenememe-depresyon-kabullenme dongulerini tekrar tekrar yasamak

7/24 tek ebeveyn olmak veya 7/24 cocuksuz kalmak, her durumda desteksiz olmak

Icinde birinin esi olmayan yeni bir ben tanimak

Kendi hatalarinla yuzlesmek, aslinda o kadar da mukemmel bir es olmadigini gormek

Eski ese hak vermek, demek ki bu yuzden yapiyormus diyecek haller yasamak, kisaca kinadigin herseyi yasayarak idrak etmek

Ebeveynlikte evliyken yapmam dedigin hatalari yapmak

Alana ihtiyacin oldugunda yalniz kalamamak, cocuklari paslayacak birini bulamamak

Destege ihtiyacin oldugunda yalniz olmak, kendine suskunluktan duvarlar ormek

Geri donusu olmayan tek karari cok da saglikli dusunmedigin bir donemde verdigini idrak etmek

Tanidigin evli ciftlere imrenmek 

Hayal ettigin yillanmis aska ulasamayacak olmanin verdigi hayal kirikligi ile yasamak

Yillardir alistigin, tanidigin ruhla birer yabanci olmak zorunda kalmak

Olum>hastalik>ayrilik>cocuk, kendimce zorluk siralamasi.

2 Ekim 2020 Cuma

Evlilikler

Keske bu dunyadaki son evlilikten cani yanan ben olsaydim, ve milyonlarca huzursuz yuva yerini mutluluga, yakinliga, aska, sevgiye, bagliliga biraksaydi... Anlamiyorum, neden iletisim kurmak bu kadar zor, konusmak bu kadar zor, isin icine evlilik girirince, hic anlamiyorum. 

1 Ekim 2020 Perşembe

Farkındalık ve Cesaret

Herşeyin farkındaydım evlenirken, kocamın hayat arkadaşım, yol arkadaşım olması gerektiğini bilecek kadar farkında. Ama aynı zamanda korkaktım, o kişiyi bulamadığımı anladığımda bırakıp gidecek cesaretim yoktu. Bekleyecek kadar irade sahibi değildim, belki hala ergendim, yetişkin değildim. Belki hala da yetişemedim. Ama şimdi beklemeyi, umut etmeyi, sabretmeyi öğrendim. Geriye dönüp baktığımda görüyorum ki hiç öyle biri çıkmamış karşıma. Çıkar mı, bilmiyorum, ve bekleyip ne olacağını görmeye de hazırım. İyi günler ne kadar burnumda tütse de, doğru insanla olmadığı sürece bana yetmeyecek, çok iyi biliyorum.

6 Eylül 2020 Pazar

Suskunluk

Ne duvarlar örmüşüm kendime. Suskunlugumun ardına saklanıp kendi içimde neler yaşamışım. Simdi ne zaman çok ağır gelen bir olay yaşasam, susuyorum. Saklanıyorum o eski duvarların ardına. Içimden bir ses konuş diyor ama güvenebileceğim birini bulamıyorum. Var mı öyle biri?

4 Eylül 2020 Cuma

Çocuk bakıcısı ve yazmak

 Pandemi sürecinin bana en büyük katkısı eve bir yardımcının girmesi oldu. Evde zaman planlama yeteneğim berbat. Öyle olunca zaten kısıtlı olan evde kaldığım vakitte evi çekip çevirmek, daha doğrusu çekip çevirememek eziyet haline dönüşmüştü. Yemeğe koş, temizliğe koş, ödeve koş, oyuna koş, banyoya koş, derleyip toplamaya koş, alışverişe, sanayiye, herşeye koş ve sonuç hep birşeyler eksik. 

Şimdi eve gelince yemeğim yapılmış, toplanmış, temizlenmiş oluyor. Halsizsem, yorgunsam, ağrılarım varsa hayat felç olmuyor. Sağlıklıysam bir türlü fırsat bulamadığım o işlere vakit ayırabiliyorum. Sökükler dikilecek mesela, arada bir de olsa ütü yapılacak, dolaplar düzenlenecek, belki biraz uzanıp yatılabilecek. Acaba duvarları kendim boyasam mı diye de düşünüyorum. Yavaş yavaş acele etmeden. Vakit buldukça. Belki önümüzdeki yaza yapabilirim, neden olmasın? Bir gün sahil parkına gitsem ne olur ki, göl havası almış, suyu dinlemiş, nefes almış olurum. Çocuklar yokken de bisiklet turu yaparım gölün etrafında. 

Uzun zamandır ertelediğim o kitap bölümleri yazılacak, biraz sosyal medyaya, biraz da akademik makale okumaya vakit ayrılacak. Yazamamıştım, ya ev işleri kalıyordu ya ben yorgunluktan bitap düşüyordum, her iki durumda da kitleniyordum. Sonuç: yazamıyordum. Beraberinde gelen suçluluk, beceriksizlik, bilumum hisler. Baktım içime, neler oluyor? Doktora makalemi ilk hazırladığımda 1 haftam vardı göndermek için ve o bir hafta çocuklar tepemde yazdım. Delice öksürüyordum, ciğerlerim parçalanacak ve kalbim ağrıyacak, hatta kusacak kadar çok. Zatürre imiş. Kimse ilgilenmedi ve ben sadece mecbur olduğumu düşünerek yazdım. Büyük bir yükü üstümde atar gibi. Mecburen. Ondan öncesinde freelancer olmayı denedim, yine 40 derece ateş, çocuklar tepemde, ilgilenen kimse yok ve zamanında yazamadım, sonra yine üstümden atar gibi yazdım. Bir daha denemedim. Pes ettim. Bu kitap bölümlerini de aynı şekilde yazmayı denedim, nefret ettim. Biraz geç gelip yazsam dedim eve, 2-3 gün geç geldim, çocuklar aç, ilgisiz perişan olmuş, lanet olsun dedim, yazmaktan vazgeçtim. Sonrasında tezimi yazmam, sunmam, düzeltmem ve mezun olmam gerekti. Sırf çocukları kreşe gönderebileyim de bakılsınlar diye o tez sürecine bir de taşınma yorgunluğu ekledim, üstüne bir de düz vites öğrendim. Mezun olayım da bir şekilde yazarım dedim, olmadı. Herşey olmaya çalışırken yazamadım. Bir kat daha soğudum yazmaktan Sonra artık hiçbirşey yazmak istemediğimi ve bunun için ileride akademik hayatı bir daha hiç düşünmemeyi bir seçenek olarak sundum kendime. 

İşte tam o sıralarda, eve yardımcı da geldi. Ve ben aydınlandım. Kendi içime baktım. Neler oluyor dedim? Yazmaya karşı direncin neden? Tabii ki bu yaşadıklarım yüzünden. Hep stres altında yazdım ve yazmaya çalışmak bende çok büyük gerginlikleri tetikledi. Geçen hafta, bu sefer, sadece keyif alarak, sadece bir paragraf yazacağım dedim kendime. Yetişemeyecekse zaten fazlasıyla geç kaldım. Varsın o kitabın yazarlarından olmayayım. Ama kendim için bir şey yapayım. Yazmayı keyifli hale getireyim. Ev işleri üstüme gelmeyince, aklımda bir bir eksikler sıralanmayınca, şöyle bir yarım saat oturabildim. Rahatladım. Önyargılarım azaldı yazmaya karşı, iyi veya kötü biraz yazmak iyi geldi. Kalktım, bir ara yarım saat daha otururum dedim. Ertesi gün de öyle yaptım. Hafta içi bazı günler bakamadım. Olsun dedim. Hiçbir şey dünyanın sonu değil. Yazarım, durur, ara veririm ve tekrar başlarım. Atıştırmalık gibi, keyif alarak, ufak ufak yazarım. 

Bu arada, neler oluyor diye sormama sebep de meditasyondu. Meditopia ve Deniz Bağan'a sonsuz teşekkürlerimle... Bir de evdeki yardımcım, çocuklarımın bakıcısı, ablası, teyzesi beni evde iş yapan tek yetişkin olmaktan azat eden, biri geçici süreli gelen ama bir solo anne olarak bana da arkadaş ve yoldaş olan, çok şükür kapısını çalabileceğim bir büyüğüm var dedirten, diğeriyle uzun yıllar birlikte olmayı ümit ettiğim, genç, dinamik, anlayışlı, dost, iki güzel kadına da... Unutmadan, kızı kızlarımın ablası olan, benim de her an muhtaç olduğum, karşı komşuma...


1 Ağustos 2020 Cumartesi

Evlilik

Evlilik. Ona yüklediğim tüm anlamlarla beraber kayıp gitti ellerimden. Ve bana bir sürü soru işareti bıraktı. Alıştım. Bekar hayata, hatta çocuksuz yaşamaya. Yine de o kadar çok şey ifade ediyordu ki evlilik, hala zaman zaman kaybettiğime yanıyorum. Evlilik benim için kendi ailemi bulmak demekti herşeyden önce, huzur demekti, yakınlık demekti, can olmak canan olmak demekti, eşinin gözüne bakıp kalbini görmek demekti, sevmek, sevilmek demekti, bağlanmak, ait olmak demekti. Bitti. O kadar acı ki. Bitti. O acının ardında yeni bir hayat kurdum, yeniden aile oldum, bu sefer tek ebeveynli, düştüm, kalktım, yoruldum, anne oldum, baba oldum, bekar kadın oldum, yalnız oldum, ama o acı dinmedi. Kabuk bağladı, zaman zaman unutuldu, kabullenildi ama dinmedi. Şimdi kavga eden, geçinemeyen, birbirini hırpalayan, üzen, kıran çiftlere dışardan bakıyorum. İçim acıyor daha çok. Evli olsam ben de mi öyle olacaktım, yolu yok mu bu işi yola sokmanın? Ah keşke dünyadaki boşanan son insan olsam, benden sonra insanlar beni görüp evliliklerinin kıymetini bilseler. Ama olmuyor, herkesin imtihanı kendine. Zor iş bu evlilik. Hayal ettiğin gibi değil. Ama onca yıl sonra, insan herşeyine alışıyor, kayıp gitse de elinden, hayalindeki gibi olmasa da, alıştığı ruhu arıyor. Zorsa evlilik, zordan da zoru var, ayrılık...

6 Nisan 2020 Pazartesi

Lahana

Lahana tarifi:
1. Gun: hazir evdeyken saglikli alalim sebze yapayim dedim. Pazardan bir adet lahana aldim.
4. Gun: Artik su lahanayi ayiklayayim dedim. Kapuskalik ayirip Solana koydum yapraklari balkona.
6. Gun: Yapraklari hasladim. Yoksa ziyang olacak.
7. Gun: Sarma ici hazirladim, bir gayret sarmayi ve pisirmeyi basardim. Bir kismini da buzluga attim.
Sadece ben yedim. Niye ugrastim ki bu kadar?

Korona gunleri

Uzman oldugum alandan cikip baska bir dunyaya gectim. Ev hanimligi, uzaktan egitim velisi, issizlik, belirsizlik, sosyal izolasyon... beceriksizligimin tavan yaptigi, kendimi surekli kaygili ve kizgin buldugum bir alan... yine de olan bu ve bir sure daha burda olmayi istiyorum galiba...

1 Mart 2020 Pazar

Gönül

Ve gönül aşka aldandı. Tekrar tekrar kandırdı kendini.

Hayat bu.

İşe gidersin. İstenmediğini, değersizleştirildiğini, saygı duyulmadığını bile bile. Sırf düzenin sana ait olsun çocukların oradan oraya savrulmasın diye. Korkarsın. Çünkü 1 ay bile işsiz kalsan sarsılacaksın. Daha borçların bile bitmemişken, bir Bulaşık makinesi alayım diye beklerken...
Eve gelirsin. Canım sıkkın deme lüksün yok. Çocuklar yemek bekler, oyun bekler, ilgi bekler, rutin bekler, ödev bekler. Bilgisayarı tamire götüreceksin dur o beklesin gidemiyorsun, hani yüz bakımı yaptıracaktın, ona da vakit var daha, yoga dersleri burnumda tütüyor ama kızlara kime bırakacağım o da kızlar büyüyene kadar bekleyecek... Arada yemeği keki yakarsın kafanı toplayamadığın için.
Sonra biri der keşke babam da burda bizimle olsaydı. Çok özledim. Ah kuzum ciğerim bilmez miyim sanırsın derdini. Ben istemez miydim sanırsın. O kadar sevdim de evlendim böyle olsun ister miydim. O gece rüyanda eski günler canlanır. İçini ısıtan mutlu günler. Bilsem ki her şey çok güzel olacak, ne diye durayım. Ama olmadı olmuyor işte. Hayat bu. İniş ve çıkışlarla dolu. 10 yıl sonra hepsi gelip geçmiş olacak. 20 yıl sonra hey gidi günler diyeceksin. Ve eğer kızlarının mutlu olduğunu dik durduğunu görürsen, kalpten bir çok şükür diyeceksin.