21 Haziran 2018 Perşembe

Ayrılmak ve barışmak

Bazen mümkün olabiliyor evet.

İnsanlar ayrı yaşıyor, birbirinin kıymetini anlıyor, sonra bir araya gelip mutlu oluyor.

Ama alternatifleri de düşünmek lazım.

Eğer aynı evin içinde yaşamak çok zor olacaksa aynı şehirde aynı semtte yaşasın insanlar mesela. Çocuklar sık sık görsün iki ebeveyni de. Ebeveynler de aynı evde yaşayıp birbirlerini üzmektense sağlıklı bir anne baba ilişkisi kursunlar. Herkes mutlu olsun.

Ya da uzakta olmak iyi gelecektir bazı anne babaya. Belki başka şehirde yaşamak daha iyi olacaktır. Belki iki taraftan biri veya ikisi tekrar aile kurmak isteyecektir. Belki ayrı dünyalarda minimum iletişimle yaşamak iyi gelecektir. Çocuklar da üzülseler de hasretlik çekseler de alışacaklar ve iki ebeveynini de mutlu gördükleri için iyi hissedeceklerdir kendilerini. Belki yaşananları geride bırakmanın, affetmenin tek yolu budur. Olamaz mı?

Ebeveynlerim ve ebeveynliğim

İnsan her türlü fedakarlığı özveriyi yakınlığı anlayışı annesinden bekliyor, babası hep ikinci planda kalıyor. Annemden çok şey beklediğimi fark ettim. Peki ya babam? O da ebeveynim değil mi? Ama o yapmadığı zaman pek de umursamıyorum. Bağlanmanın kaygılı da olsa bir tek anneyle gerçekleşmesinden mi anneyle daha yoğun olmasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum.

Şimdi 30 yaşıma girdiğimde anlıyorum ki onlar benim ebeveynlerim. İkisinden beklentilerimi dengede tutmak benim sorumluluğum. Yoksa annemden fazlaca bekleyip hayal kırıklığına uğrarken babamdan beklemeyip onu önemsizleştirmek bana zarar veriyor. En azından ne yaptığımın farkında olursam annemden beklentilerimin gerçekleşmemesi durumunda yaşadığım hayal kırıklığıyla başa çıkabilir, babamla kuramadığımız bağın kör topal da olsa kurulması için, onunla konuşabilmek iletişim kurabilmek için çaba gösterebilir, olmadığı yerde ne yapalım ancak bu kadar oluyor diyebilirim.

3 çocuklu bir ailede anne tüm ebeveynlik rolünü üstlenirse 3 çocuğuna zaten yetemez mutlaka birşeyler eksik kalır. Babanın da elini taşın altına koyması gerekir, ama mecburen ama zorla. Şimdi biraz anlayabiliyorum annemle aramızda eksik kalan şeylerin sebebini. Her şey annem için çok ama çok fazlaydı. Yapabilmesi için yükünün azaltılmasına ihtiyacı vardı. Neticede o da kendi bağlanma öyküsü olan herşeye yetemeyecek olan sıradan bir insandı.

Büyümek acı verse de güzel şey. Neyi neden yaşadığını anlamak iyi geliyor.

Ben de iki çocuğuma birden yetemiyorum. Tek başına ebeveynlik yapmayı seçen benim ama yetemiyorum işte. İkisi ile de birebir vakit geçirmeye ihtiyaç var ve bu çok az olabiliyor. Birinin oyuna ya da 3Tye daldığı zamanları kollaman gerekiyor bazen diğerine birebir ilgi verebilmek için. Kardeşi var oynasın işte bana sarmasın desen de olmuyor. İkisi de sana sarıyor.

Bazen ikinci bir ebeveynin varlığını öyle çok arıyorum ki. En azından bir kişiye daha bağlansalar, bana da çok iyi gelecekmiş gibi geliyor. En azından hasta olduğumda biri duygusal ebeveynlik yükünü omuzlarımdan alabilse diye hayıflanıyorum. Ne yazık ki evliyken de bu olamadı. Evet sevdiler babalarını ama ağladığında yaslanacakları omuz olarak göremediler. Bunun sorumlusu kim benim ne kadar hatam var bunun olmamasında tam bilemiyorum.

En kötü yüzlerini sadece bana gösterdiler, ve hep ben kendimi kötü hissettim. Şimdi daha mı iyi, daha mı çok bağlılar babalarına bilmiyorum. Sanırım öğrenmem çok zaman alacak.

Şu yaşımda hala çok iyi geliyor annemle yarım saat baş başa kalmak. Kendimi dışlanmış ya da geri planda kalmış hissetmeden onunla olmanın yeri doldurulamaz. Keşke aynı duyguları babamla da daha yoğun daha çok yaşayabilsem.